11 Aralık 2009 Cuma

İyiler Gider, Hayat Daha Bir Grileşir..


"kuzucuklarım" diye seslenişini az farkla kaçıran bir neslin ferdi olarak bana iyiliğin simgelerindenmiş gibi gelen, gülüşünü her duyuşumda insana verdiği mutluluğu ve neşeyi doyasıya hissettiren, sevmeyeni olabileceğini aklımdan dahi geçiremediğim, dünyada "iyi" diye parmakla gösterebileceğimiz şeyler hızla azalırken, bunca yıla rağmen hafızalardan ve gönüllerden silinmeyen "Adile Teyze"mizin ruhu şad olsun..

5 Aralık 2009 Cumartesi

4 Aralık 2009 Cuma

ENGELLER ÜZERİNE

3 Aralık maksadıyla yazdığım bu yazıda "engelli" tabirini oldukça üzüntü verici ve hatta sinir edici bulduğumu yazdım,gün bitti, ders geçti, sıra geldi neden böyle hissettiğime.. Kendi seçimi olmayan nedenlerden dolayı kabul edin veya etmeyin biraz yan gözle baktığınız, en azından ilk duyduğunuzda daha bir mesafeli yaklaştığınız kişileri bir etiket, bir unvanmışcasına bu sözcükle nitelemek biraz sinir bozucu gelmiyor mu size de? Ya da soruyu sormadan önce biraz karşılaştırma yapalım da, bu sözcüğü esas hak edene beraber karar verelim..

Giriş ne kadar yumuşak olduysa bu kısım size en az o kadar sert gelecek, baştan uyarmadı demeyin. Misal biz kafesler ördüğümüz yaşamımızda kendine ile zaman ayırmaktan aciz koşuşan köleler?.. Çok mu özgürüz, çok mu özgürsünüz hep bir yerlere yetişme telaşı yakamıza yapışmışken?.. Ya da niteleme sıfatınız olmadan tarif edemeyeceğiniz kimi zaman doğa, kimi zaman gezi düşkünü , eğlenmenin, mutlu olmanın "gerçek" anlamını bilen kocaman yürekler mi?.. Biz 10 dakika elektriksiz kalınca sinirden sıkıntıdan yüzü asılan bireylere inadına tezat oluşturan, belki bir ışık hüzmesini hissetmemiş ama yeri geldiğinde bir meşin toparlağı ağlarla buluşturan,  veya bir sepettopunu kusursuz bir baskete çeviren gönül gözü açıklar mı?.. Sen mi ben mi anlıyoruz sanattan, duygudan, hissettiğini aktarmaktan, yoksa kah ayağına yerleştirdiği fırça ile, kah yitirdiği işitme duyusuyla bestelediği eserlerle alemi kendine hayran bırakanlar mı?..Halı sahada haftada bir sigara çekmiş ciğerleriyle top peşinde yuvarlanan mı sporcu, ağzıyla attığı ok ile zihinlere saplanan mı?.. Hayat denen kargaşa içinde, anlamsız bir hırsın peşinde, elinin kirini kazanmak uğruna  insan olmanın tüm değerlerini ayaklar altına alan, geceyle gündüzü bir edip gözaltı torbalaşan mı güzel , yoksa nefes aldığı her anın keyfini çıkarmayı bilen, parıldayan gözleriyle etrafına neşe saçan mı?..

İşte bu yüzden, dün, 3 Aralık hepimizin günüydü, biz, asıl engellilerin, yaşam engellilerinin..Gününüz bir kere daha kutlu (!) olsun..