Sinema tarihinde vampirlerle ilgili, ki genel hitap şekline uyarsak
“vampirli filmler”, geriliminden Blade serisi ve Zombieland gibi bazen
komedi içeren aksiyonuna, Lat ren datte komma in/ Gir Kanıma gibi
dramından Twilight serisi gibi romantizm soslusuna ve diğer pek çok
yapım gibi komedi soslu eğlencelik filmlere bolca rastlanır, ve pek
çoğumuzda bu filmlerden en az bir-iki tanesini izlemişizdir. Fakat ben
izlediğim “vampirli filmler” içerisinde , Lat den ratte komma in ve “Interview with a wampire”
filmlerini hep ayrı bir yere koymuşumdur. Gerek bu filmlerin atmosferi,
gerek verdikleri mesajlar ve/veya alt metinleri bu ayrımımda temel
etkendir. Daybreakers/ Vampir İmparatorluğu da yarattığı tersine dünya
ve bir nevi kapitalizm eleştirisi yapar gibi göründüğü için ayrı tutma
isteği uyandırdı içimde.Filme abartılmadan yerleştirilmiş öyle unsurlar var ki sizi filme çekiyor adeta. Gayet güzel tasarladıkları vampirlerin güneş ışığından etkilenmeden gündüz yolculuk etmesini sağlayan kameralı araçlar veya sıcak içecek zincirlerine paralel düşünülmüş kan satış zincirleri gibi temel vampir gereksinimlerine yönelik detaylar ile inşa edilmiş tersine bir dünyanın tüm gerekleri sizi “azınlık” duygusuna sokması filmi daha kolay ve istekli izlemenizi sağlıyor. Tüm bunların yanında film bittiğinde sanki aceleye getirilmiş hissi uyandıran bir aksiyon/macera kısmı da kafanızda yer etmiyor değil açıkçası, bu da filmin zayıf karnını oluşturuyor bence. Bir vampir filmi olarak geniş kitlelerin beklentisi olan hareketli sahneler, filmi “vampirli film” bakış açısıyla izleyenleri tatmin edecek gibi durmuyor.
Öykümüz ise vampirlerin egemen olduğu bir tersine dünyada geçiyor. Giderek azalan ve kaçan insan neslinden dolayı yapay kan araştırması yürüten bir şirkete hizmet eden ve bunu sadece daha fazla insanın av olmasını engellemek için yapan -gönülsüz vampir- Edward, vampirliğin tedavisini tesadüfen de olsa farkına varan Lionel ve kendisine güvenen ilk insan Claudia ile tanışınca eski insan yeni vampirleri özlerine döndürmek için bir umuda kavuşmuştur fakat bunun gerçekleşmesini istemeyen kişiler de vardır. “Ve olaylar gelişir…” şeklinde devam etmek film hakkında daha fazla ipucu vermemek açısından gerekli sanırım.
Ethan Hawke’un yanında kişisel listemin üst sıralarında yer alan Willem
Dafoe’yu da görmek benim için filmi tercih etmemde epey yardım etti ve
pişman olmadığımı söylemem mümkün. Dilerim siz de filmi izlediğinizde
hoş vakit geçirdiğinizi düşünürsünüz. Film yarattığı hikayede tüketim
konusunda sınırsız enerjiye sahip insanoğlunu sonsuz bir açlığa mahkum
kalmıiş vampirler ile öyle güzel paralelliştiriyor ki, bir an “sonumuz
hayır olsun” bile dedim inanın.Manzara uzaklara kayarken işittiğim
filmin son cümlesi ise bu bağlantıyı kendi hislerimle kurmadığımın
göstergesi olsa gerek. “Gelin, tedavimiz var. Sizi tekrar ‘insan’ yapalım.” .İyi seyirler dilerim.
Filmin Adı : Daybreakers/ Vampir İmparatorluğu.
Yapım Yılı : 2009
Yönetmen : Michael Spierig, Peter Spierig
Oyuncular : Ethan Hawke, Willem Dafoe, Claudia Karvan
Imdb Puanı : 6,5/10 .









