1 Eylül 2009 Salı

1 EYLÜL... DÜNYA BARIŞ GÜNÜ... ANNE FRANK...

Bugün gazetede gördüğüm bir haberle çakışan tarih bir kere daha tesadüflerin sürekli bir şeyleri işaret ettiği gerçeğiyle yüz yüze getirdi beni... Bugün malumunuz 1 Eylül Dünya Barış Günü... Gazetede okuduğum haber ise " Anne Frank' ın Hatıra Defteri" nin ikinci kez sinemaya aktarılacağı haberi idi... Peki aralarındaki bağlantı ne idi?.. Bilmeyenler için hemen dizelim cümlelerimizi. Ama önce Mehmet Ali Baş isimli şairimizin dizeleriyle hoşgeldin diyelim...

Anne Frank ben 
Herşey bir anda oldu
Bir anda doldu acılar hanemize
Yaşamak isteği bir anda
Umutsuzluk
Bir anda
Sevmek ve ayrılık bir anda
Herşey bir anda oldu bee
Bir andaa
Artık hiç kimse suçunu kabul etmiyordu
Akrebin yelkovanı yuttuğu bu viranda
Haritası çizilmemiş mutluluklar yaşıyordum
Ben ki kalbi aşkla dolu bir Yahudi
Ve sen
Yahudilerden nefret eden bir nazi askeri gibi
Ayrılıklar koyuyordun aramıza
Bensee
Sevmeler besliyordum yarınlara
Kanlı
gözyaşlarımla
Basamakları eskimye yüz tutmuş bir merdiven oluyordu yarınlar
Paslı bir çivi gibiydi
yüreğime oturuyordu hatıralar
Sanki ben hergün Anne Frank ım
Sense Hitler
Beni öldürmeye geliyorsun
Oysa aşkı öldürmeye
Tanklarla
Tüfeklerleee
Süngüleerr
Mitralyözlerle
Ama beni değil aşkıı öldürmeye...

Dünya Barış Günü, Almanya' nın Polonya' yı işgal ettiği ve II. Dünya Savaşı' nın başlangıcı kabul edilen 1 Eylül 1939 tarihine atfen, bu tarihten 50 sene sonra kabul edilmiştir. II. Dünya Savaşı ile belki de en dramatik kaynaklardan biri ise Anne Frank' ın yazdığı ve sonradan babasının eline geçerek kitaplaştırılan "anne Frank' ın Hatıra Defteri" dir.Peki, kimdir Anne Frank ve neden bu kadar önemlidir?

Anne Frank 1929 yılında; Frankfurt' ta dünyaya gelmiştir. Ailesi 1939' da, Yahudi olmalarından dolayı, nazilerden kaçarak Hollanda' ya yerleşmiştir. Onun 12 yaşında sorduğu sorunun cevabı yıllar boyunca büyükleri tarafından verilememiştir :

- " dünyanın başka ülkelerinde artan yiyecek maddeleri çürüyüp duruyorken neden biz burada açlıktan ölüyoruz? niye insanlar böylesine çılgın? " .

Ancak 1940' ta Almanya' nın burayı da işgal etmesiyle kaçtıkları kabus kendilerini yakalamış, onları fişlemiş, işaretlemiş, saçma yasaklar ve inanılmaz boyutta kısıtlamalar getirmiştir. Bunların sonucunda toplama kampına götürüleceğini anlayan aile saklanmak zorunda kalır. Anne, ailesi ve 4 kişilik aile dostları ile birlikte, gizli bir arka eve saklanırlar. İki senelik gizlenmeden, yaşanamayan çocukluğun, oynanamayan oyunların, gezilemeyen sokakların, sadece sesi duyulan yağmurların ardından 1944 yılında bulunarak Auschwitz toplama kampına gönderilirler. Anne Frank 1945 Mart' ında, Bergen- Belsen toplama kampında, tam bilinmeyen bir tarihte hayatını kaybeder.. Babası dışında diğer aile üyelerinin hayatını kaybetmesi gibi... Öyle ki, günlüğüne düştüğü notta en çok istediği şeyin öldükten sonra da yaşamak olduğunu belirtmiştir kimsesiz geçen  günlerinden birinde. Bu kadar korkuya, şiddete, anlamsızlığa rağmen Anne defterine yazdığı cümlede insan yüreğünin iyi olduğuna her zaman inandığını belirtmiştir..Bu nedenledir belki, II. Dünya Savaşı' nın sembol isimlerinden olmuştur sonraki yıllarda.. 1 Eylül Dünya Barış Günü' nde dünyanın tüm Anne Frank'leri adına barışın bir gün gelmesi, insanların yeniden diğerleri gibi insan oldukları günlere kavuşulabilmesi adına... Çocukların çocukluklarını yaşayabilmesi, insanların özgürce yaşamaları için...

"Anne Frank- Bir Genç Kızın Günlüğü" ismiyle yayımlanan kitap için arka kapakta Hasan Ali Yücel' in yazdığı yazı ile koyalım noktamızı...


" Anne Frank'ın hatıra defteri'ne bir topluluğu kötülemek, ne başka bir topluluğu övmek düşüncesiyle yayınlanmış değildir. bu kitap, içinde yaşadığımız medeniyet çağında bile milyonlarca insanı öldürmekten haz duyabilecek kadar vahşi olanların varlığını gösterecektir. küçük Anne Frank bir alman kızı olsaydı yine bu hatıraları çağdaş insanlık, bilmeli, tanımalı, onun ıstıraplarına aşina çıkmalıydı. hatıraların yayınlanmadığı medeni dil kalmamıştır. 

Anne Frank, hatıra defterine " öldükten sonra da yaşamak istiyorum"  diye yazarken iyi niyetli, hakikate bağlı ve haksızlığa karşı cesaretli insanların her zaman mevcut olacağına inanmıştı... biz de hayatına doymadan ölen bu zavallı kızcağız gibi insanlığın iyi geleceklerine, aralarında kabiller bulunsa da habil kadar temiz ruhlu olanlarının da her zaman var olacağına inanıyoruz. " .

KUTAY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder